Konular

Süleyman Aleyhisselamla İlgili Ayetler

İniş Sırasına Göre


SAD SURESİ

İniş Sırası: 38 • Mushaf Sırası: 38 • Mekki Sure • 88 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


30. Süleyman’ı da... Davud’a (evlât olarak) verdik. Ne güzel bir kul! Hep bize yönelirdi.

31. Hani, safkan koşu atları öğleden sonra ona sunulmuştu.

32. Ve demişti ki: “Gerçekten ben mal sevgisi (atları sevmek) ile meşgulken, Rabbimi anmaktan uzak kaldım.” Nihayet (atlar) perdenin arkasına girince;

33. “Onları bana getirin!” (dedi). Ayaklarını/bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.

34. Ant olsun Süleyman’a, yaptığının (zikrimizden uzak kalmasının) karşılığını sunduk. Tahtının üzerinde bir ceset (kımıldayamaz) durumuna getirdik. Sonra, yöneldi.

35. Dedi ki: “Rabbim, beni bağışla! Ve benden sonra, hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk/krallık bana ver. Şüphesiz Sen, bütün isteklere (dualara) karşılık verensin.”

36. Biz de onun emrine, istediği yere emri ile yumuşakça akıp giden rüzgârı verdik.

37. Her bina ustasını, (Süleyman’a inci çıkarmak için), dalgıçlık yapan azılı suçlu tutukluları

38. ve zincirlere bağlı olan diğerlerini.

39. “İşte bu bizim bağışımızdır. Artık sen de (istersen) ver ya da (istersen) tut! Hesap yok” (dedik).

40. Şüphesiz ki, onun için Bizim katımızda bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri/ağırlanışı vardır.

NEML SURESİ

İniş Sırası: 48 • Mushaf Sırası: 27 • Mekki Sure • 93 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


15. Ve gerçek şu ki, Biz Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik. Dediler ki: “İnanan kullarının birçoğundan bizi farklı kılan Allah’a övgüler olsun!”

16. Süleyman Davud’a mirasçı oldu. Dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden bol miktarda verildi. Şüphesiz bu apaçık bir bağıştır!”

17. Süleyman’ın huzurunda, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan olan orduları toplandı. Onların hepsi düzenli olarak sevk ediliyordu!

18. Nihayet, karınca vadisine geldikleri zaman bir karınca dedi ki: “Ey karıncalar! Meskenlerinize girin ki Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi çiğnemesin.”

19. (Süleyman) onun sözüne tebessüm etti. Dedi ki: “Rabbim, bana ve anneme-babama lütfettiğin nimetine şükretmeye ve beğeneceğin faydalı iş yapmaya beni muvaffak kıl. Ve beni, rahmetinle salih kullarının arasına kat!”

20. Kuşları teftiş etti. Dedi ki: “Neden Hüthüt’ü göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?

21. Ona şiddetli bir azap ile azap edeceğim! Ya da onu keseceğim! Veya bana apaçık bir delil getirecek.”

22. Ama çok geçmeden Hüthüt çıkageldi. Dedi ki: “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sana Sebe’den doğru bir haber getirdim.

23. Onlara hükümdarlık yapan bir kadın buldum; kendisine çok imkân verilmiş, onun büyük bir tahtı var!

24. Halkını ve onu, Allah’ın dışında Güneş’e secde ediyorlarken gördüm. Şeytan onlara işlerini süslemiş, onları doğru yoldan çevirmiş. Bu yüzden onlar doğru yolu bulamıyorlar!”

25. ”Allah’a secde etmeleri gerekmez miydi? Göklerde ve yeryüzünde gizleneni ortaya çıkaran ve gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilen, O Allah’a!..

26. Allah! O’ndan başka İlâh yoktur! Büyük Arşın sahibi!”

27. (Süleyman) dedi ki: “Bakacağız, doğru mu söyledin yoksa yalancılardan mı oldun.

28. Bu mektubumu götür onlara bırak. Sonra onlardan biraz geri çekil. Neye başvuruyorlar bir bak!”

29. (Kraliçe) dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı.

30. O Süleyman’dandır. Özü şu: ‘Rahmân ve Rahîm Allah’ın adına’;

31. sakın bana karşı büyüklük taslamayın ve bana ‘teslim olarak’ gelin!”

32. Dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana işim hakkında fikir verin. Ben hiçbir işi kestirip atan birisi olmadım, sizin bana yol göstermeniz olmadıkça!”

33. Dediler ki: “Biz güç sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. Sen ne buyurursan buyur emir senindir.”

34. Dedi ki: “Krallar bir kente girdikleri zaman orayı bozarlar, halkının ileri gelenlerini alçaltıp perişan ederler. İşte böyle davranırlar.

35. Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakalım elçiler ne ile dönecekler.”

36. Süleyman’a geldiği zaman: “Bana mal ile yardımda mı bulunuyorsunuz?” dedi. “Allah’ın bana verdiği size verdiğinden daha hayırlıdır. Aksine hediyenizle siz sevinirsiniz!”

37. “Onlara dön (zorlu savaşçılarız diyenlere!) Biz onlara kendisine karşı konulamaz bir orduyla geliriz. Onları oradan horlanmışlar ve alçalmışlar olarak sürüp çıkarırız!”

38. (Süleyman) Dedi ki: “Ey ileri gelenler! Onun tahtını hanginiz bana getirebilir? Bana teslim olarak gelmelerinden önce.”

39. Cinden bir ifrit dedi ki: “Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Gerçekten benim bunu yapacak güvenilir bir gücüm var.”

40. O kitaptan bilgisi olan kişi dedi ki; “Sen gözünü açıp kapamadan onu sana getiririm.” Süleyman arşı yanı başında, sapasağlam görünce; "bu Sahibimin ikramıdır" dedi. Beni denemek içindir; şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü? Kim şükrederse şükrünün faydasını görür. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Sahibimin kimseye ihtiyacı yoktur, o, iyilik sahibidir.”

41. (Süleyman) dedi ki: “Tahtını onun için tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyabilecek mi? Yoksa tanıyamayan kimselerden mi olacak?”

42. Geldiği zaman (orada biri tarafından): “Senin tahtın da böyle mi?” diye soruldu. “Tıpkı o/sanki bunun gibiydi!” dedi. (Yanındakiler, tahtın asıl yerinden kaybolduğunu haber almışlardı): “Bu bilgi daha önce bize bildirilmişti. Ve biz teslim olarak geldik.”

43. Oysa onu Allah dışında taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü o inkâr eden bir toplumdan idi.

44. Ona: “Köşke gir!” denildi. Köşkü görünce onun zeminini derin su sandı ve eteğini çekti. (Süleyman) dedi ki: “Bu camdan yapılmış saydam bir zemindir.” (Kraliçe) dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben nefsime zulmetmişim! Artık Süleyman’la birlikte, alemlerin Rabbi Allah’a teslim oldum.”

SEBE SURESİ

İniş Sırası: 58 • Mushaf Sırası: 34 • Mekki Sure • 54 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


12. Sabahleyin bir aylık, öğleden sonra da bir aylık mesafe katettiren rüzgarı Süleyman'ın emrine verdik; bakır madeni kaynağını da onun için su gibi akıttık. Sahibinin izniyle, yanında iş gören cinleri de emrine verdik. Onlardan hangisi emrimizden çıksa ona alevli ateş azabını tattırırdık.

13. Süleyman ne isterse onu yapıyorlardı; değerli meskenler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve sabit kazanlar yaparlardı. Ey Davut ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

14. Süleyman’ın ölümünü gerçekleştirdiğimizde, düşmesini engelleyen şeyi (minsee), kemiren bir kara hayvanı, onun öldüğünü ortaya çıkardı. Süleyman düşünce anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bileselerdi o aşağılayıcı azap içinde kalmayı sürdürmezlerdi.

ENBİYA SURESİ

İniş Sırası: 73 • Mushaf Sırası: 21 • Mekki Sure • 112 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


78. Davud'u ve Süleyman’ı da (an, ikisinden de bahset). İkisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı, hani bir halkın davarları onun içinde otlatılmıştı. Biz de onların hükümlerine şahit idik.

79. Biz Süleyman’a yargıyı (dava konusunu) iyice (inceden inceye, derinlemesine) bellettik ve her birine bir hüküm/yargı gücü ve ilim verdik. Davud’a, kuşlarla beraber tesbih eden dağları boyun eğdirdik. Biz bunları yapanlarız!

80. Bir de ona, sizin için zırh yapma sanatı öğretmiştik; savaşın şiddetinden korusun diye. Ama, siz şükreden kimseler misiniz?

81. Fırtınalı rüzgârı da Süleyman’ın (hizmetine vermiştik); içinde bereketler yarattığımız yere doğru, onun emriyle akıp giderdi! Biz, her şeyi bilenleriz!

82. Azılı suçlu tutukluların arasından da onun için, dalgıçlık yapa(rak inciler çıkara)n ve bundan başka işlerde çalışan kimseleri de (emrine vermiştik). Böylece onları, onun emrinde tutan/koruyan da Bizdik!